Unit 1
Unit 2
Unit 3
Unit 4
Unit 5
100

accept, argue, cycling, have fun, sender, share

kabul etmek, tartışmak, bisiklet sürmek, eğlenmek, gönderici, paylaşmak

100

lazy, lend, miss, nature, follow, fit, feed, gothic

tembel, ödünç vermek, kaçırmak, doğa, takip etmek, fit, beslemek, gotik

100

add, bake, chop, oven, pan, pasta, mixture, mix, stir

eklemek, fırında pişirmek, doğramak, fırın, tava, makarna, karışım, karıştırmak (farklı malzemeleri), karıştırmak (e.g çorbayı)

100

memo, press, staff, stranger, travel agent, tip, text, urgent

not, basın ( baskı ), çalışanlar, yabancı, seyahat acentası çalışanı, bahşiş, metin, acil

100

access, account, aim, browse, chat, click, password, percentage, sign in, sign up

erişmek, hesap, hedef, taramak, sohbet, tıklamak, şifre, yüzde, giriş yapmak, üye olmak

200

invitee, laid-back, mate, refuse, pick sb up, slumber party

davet edilen, rahat, dost, reddetmek, birisini araçla almak, pijama partisi

200

latest, beatbox, bhangra, casual, training, vacation, outdoor

en son, bitbaks, bir tür hint dans müziği, gündelik, ısınma alıştırma, tatil, dışarısı

200

baking tray, saucepan, season, second, serve, shape, slice, sour, spicy

pişirme tepsisi, sos tavası, karabiberini tuzunu ayarlamak, ikinci, sunmak, şekil, dilimlemek, ekşi, baharatlı

200

incident, leave a message, loud, make a complaint, dial, extension

hadise, mesaj bırakmak, yüksek, şikayette bulunmak, dial, uzatma

200

etiquette, look for, nickname, notification, obey, online, offline, rule, request, purpose, vary, via

görgü kuralları, aramak, takma isim, bildirim, itaat etmek, online, offline, kural, istek, amaç, çeşitlenmek, aracılığı ile
300

keep secret, western, unreliable, customer, eat out, buddy, busy

sır tutmak, kovboy filmi, güvenilemez, müşteri, dışarıda yemek yemek, dost, mesgul

300

ordinary, science-fiction, skilled, course, detective, regularly, practise, practice, techno

sıradan, bilim kurgu, yetenekli, kurs, detektif, düzenli olarak, alıştırma yapmak, alıştırma, tekno

300

flour, roast, tablespoon, tool, teaspoon, various, whisk, spread, sprinkle, ready, meatball, milky

un, kızartmak, çorba kaşığı, alet, çay kaşığı, çeşitli, çırpmak, yaymak, serpmek, hazır, çüfte, sütlü

300

donate, educative, engaged, essential, face, flight reservation, for the sake of, meet up, return, pick up the phone, ring, scared, send a mail

bağışlamak, eğitici, meşgul hat, yararlı gerekli, yüzleşmek, uçuş rezervasyonu, bir şey uğruna, buluşmak, dönmek, telefonu açmak, çalmak, korkmuş, mail göndermek

300

member, exactly, forever, functional, habit, identity, ignore, percentage, besides, assignment, moderately, mostly, screen, usage

üye, kesinlikle, sonsuz, fonksiyonel, alışkanlık, kimlik, yok saymak, yüzde, ayrıca, ödev, kısmen, çoğunlukla, ekran, kullanım

400

jealous, exhibition, stuffed, excuse, count on, event, expect, explain, encouragement, honest

kıskanç, sergi, doymuş, bahane, güvenmek, etkinlik, ummak, açıklamak, cesaretlendirmek, dürüst

400

ridiculous, skate, slow dance music, on foot, excellent, enourmous, energetic, rap, read the news online

saçma sapan, kaykay, yavaş dans müziği, yürüyerek, harika, devasa, enerjik, rap, online haber okuma

400

greasy, process, press, prepare, preheated, marinate, dessert, dice, dough, cover, cookie, moreover, mince, fatty

yağlı, işlem, baskı, hazırlamak, önceden ısıtılmış, marine etmek, tatlı, küp küp kesmek, hamur, üzerini kaplamak, kurabiye, dahası, kıyma, yağlı

400

issue, get angry, guess, hang up, hang on, confirm, connect, contact, con, pro, notice, old-fashioned, own

sorun, sinirlenmek, tahmin etmek, kapatmak, beklemek, onaylamak, bağlanmak, iletişim kişisi, kötü yönleri, iyi yönleri, farketmek ilan, eski kafa, sahip olmak

400

refundable, personal information, connection, dangerous, comment, button, fill in, regulate, type, software

geri verilebilir, kişisel bilgi, bağlantı, tehlikeli, yorum, buton, doldurmak, düzene sokmak, klavyeden yazmak, yazılım

500

miss a chance, give reason, cool, come over, chit-chat, celebrity, ticket, tell a lie, relaxed, reunion, attend, apologize, attach importance to sb

fırsat kaçırmak, neden vermek, havalı, eve müsafir olarak gelmek, muhabbet, ünlü, bilet, yalan söylemek, rahat, tekrar görüşme, katılmak, özür dilemek, birisine önem vermek

500
traditional, unbearable, gain, general, highly recommend, keep up with, be fond of sth, be keen on sth, countryside, contact, respectful

geleneksel, dayanılmaz, kazanmak (birşey), genel, yüksek derecede tavsiye, ayak uydurmak, birşeye düşkün olmak, birşeye düşkün olmak, şehir dışı, bağlantı kişisi, saygılı

500

fork, fry, mince, recipe, serve, finally, bitter, turn sth upside down, mash, garlic, herb, crack, rince, strainer, grate, grater

çatal, kızartmak, kıyma, tarif, sunmak, acımsı tat, birşeyi ters düz etmek, püre etmek, sarımsak, bitkiler, kırmak, durumalak, süzgeç, rendelemek, rende

500

in need, improve, homeless, harmful, primarily, probably, reach, put through, under warranty, single ticket, neighbourhood

ihtiyaç halinde olmak, geliştirmek, evsiz, zararlı, ana olarak, belkide, ulaşmak, bağlamak, garanti altında, tek yön bileti, mahalle

500

stand for, subscriber, user, purpose, probably, pretend, double-click, effectively, engaged in, alert level, broken, browser

temsil etmek, üye olan kişi, kullanıcı, amaç, belkide, mış gibi yapmak, çift tıklamak, etkili bir şekilde, bir şeyle mesgul olmak, uyarı seviyesi, bozuk, tarayıcı (chrome, firefox)