Raporu yarın teslim etmeliyim.
I must submit the report tomorrow.
It might rain later.
Daha sonra yağmur yağabilir.
You should take a break.
Bir mola vermelisin.
Hocam, biraz erken çıkabilir miyim?
Teacher, may I leave a bit early?
She must be at the office by now.
Şu anda ofiste olmalı.
You have to (must) complete the project by Friday.
Projeyi cuma gününe kadar tamamlaman gerekiyor (tamamlamalısın).
She could be at home right now.
Şu anda evde olabilir.
Ona yardım etmelisin.
You should help him.
May I speak to the manager?
Yöneticiyle (müdürle) konuşabilir miyim?
Toplantıya katılmış olmalı.
She must have attended the meeting.
Sınava çalışmak zorunda kaldım.
I had to study for the exam.
Onunla buluşamayabilirim.
I might not be able to meet with him.
You ought to check your emails regularly.
E-postalarını düzenli olarak kontrol etmelisin.
You can leave when the work is done.
İş bittiğinde çıkabilirsin.
They must have finished the project.
Projeyi bitirmiş olmalılar.
They will have to finish the presentation today.
Bugün sunumu bitirmek zorunda kalacaklar.
Toplantı iptal edilebilir.
The meeting might be canceled.
Toplantıya onlardan bir saat önce gitmeliyiz.
We should go to the meeting one hour before them.
Canım, lütfen kavgayı kesip proje hakkında konuşabilir miyiz?
Honey, can we please stop fighting and talk about the project?
Toplantıyı unutmuş olmalı, yoksa şu an burada olurdu.
He must have forgotten the meeting; otherwise (or else), he would be here now.
Toplantıya katılmak zorunda olduğumu zannetmiyorum.
I don’t suppose (think) I have to attend the meeting.
Daha önce varmış olabilirler.
They could have arrived earlier.
Daha önce benden özür dilemeliydi.
She ought to (should) have apologized to me earlier.
Sizin için bir sakıncası yoksa, bu toplantıya katılabilir miyim?
If you don't mind, may I attend this meeting?
Tecrübeli bir şoför olduğu için, kazaya o sebep olmuş olamaz.
Because s/he is an experienced driver, s/he can't have caused the accident.