Present Simple & Present Continuous
She always drinks coffee before class.
O, dersten önce her zaman kahve içer.
We were having dinner at 7 p.m. last night.
Dün akşam saat 7’de yemek yiyorduk.
Ödevimi daha yeni bitirdim.
I have just finished my homework.
We had already left when he/she arrived.
O geldiğinde biz çoktan gitmiştik.
They will announce the exam results next week.
Gelecek hafta sınav sonuçlarını açıklayacaklar.
They are renovating their house this month because it needs repairs.
Bu ay evlerini yeniliyorlar çünkü tamire ihtiyacı var.
While they were playing outside, it suddenly started to snow.
Dışarıda oynarlarken birden kar yağmaya başladı.
They haven’t spoken to each other since last summer.
Geçen yazdan beri birbirleriyle konuşmadılar.
She had never eaten sushi before last night.
Dün geceye kadar hiç sushi yememişti.
This time tomorrow, I will be flying to London.
Yarın bu saatlerde Londra’ya uçuyor olacağım.
Even though she is studying abroad, she still calls her family every night.
Yurt dışında okuyor olmasına rağmen, hâlâ her gece ailesini arar.
Telefon çaldığında makalemi yazıyordum.
I was writing my article when the phone rang.
Bu kitabı haftalardır okumaya çalışıyorum ama hâlâ bitiremedim.
I have been trying to read this book for weeks, but I still haven’t finished it.
Polis geldiğinde suçlular olay yerinden kaçmıştı.
When the police already arrived, the criminals had fleed the crime scene.
Önümüzdeki yıl bu zamanlar, yeni evimize taşınmış olacağız.
By this time next year, we will have moved to our new house.
Ben konuşurken beni dinlemiyorsun!
You are not listening to me while I am talking!
Eve yürürken birinin onu takip ettiğini fark etti.
While she was walking home, she realized someone was following her.
Üç gündür hasta yatıyor, hiç okula gitmedi.
He/She has been lying sick in bed for three days; he/she hasn’t gone to school at all.
Sonunda dinlenecek bir yer bulduğumuzda saatlerdir yürüyorduk/yürümekteydik.
We had been walking for hours when we finally found a place to rest.
Sen gelene kadar bir saatten fazla bekliyor olacağız.
By the time you arrive, we will have been waiting for over an hour.
Babam genellikle akşam haberleri izlerken annem yemek yapar.
My father usually watches the evening news while my mother cooks dinner.
Projeyi tartışıyorduk ki elektrikler kesildi ve herkes bağırmaya başladı.
We were discussing the project when the power went out and everyone started shouting.
Günlerdir şirketle iletişime geçmeye çalışıyoruz ama hâlâ hiçbir e-postamıza cevap vermediler.
We have been trying to contact the company for days, but they still haven’t replied to any of our emails.
Bütün öğleden sonra bilgisayarı tamir etmeye çalıştığı için bitkindi, bu yüzden yamak yemeden uyuyakaldı.
He was exhausted because he had been trying to fix the computer all afternoon, therefore he fell asleep without having dinner.
2030’a kadar, bilim insanları her gün yaşama biçimimizi değiştirecek yeni teknolojiler geliştirmiş olacaklar.
By 2030, scientists will have developed new technologies that will change the way we live every day.