accept, argue, cycling, have fun, sender, share
kabul etmek, tartışmak, bisiklet sürmek, eğlenmek, gönderici, paylaşmak
lazy, lend, miss, nature, follow, fit, feed, gothic
tembel, ödünç vermek, kaçırmak, doğa, takip etmek, fit, beslemek, gotik
add, bake, chop, oven, pan, pasta, mixture, mix, stir
eklemek, fırında pişirmek, doğramak, fırın, tava, makarna, karışım, karıştırmak (farklı malzemeleri), karıştırmak (e.g çorbayı)
memo, press, staff, stranger, travel agent, tip, text, urgent
not, basın ( baskı ), çalışanlar, yabancı, seyahat acentası çalışanı, bahşiş, metin, acil
access, account, aim, browse, chat, click, password, percentage, sign in, sign up
erişmek, hesap, hedef, taramak, sohbet, tıklamak, şifre, yüzde, giriş yapmak, üye olmak
invitee, laid-back, mate, refuse, pick sb up, slumber party
davet edilen, rahat, dost, reddetmek, birisini araçla almak, pijama partisi
latest, beatbox, bhangra, casual, training, vacation, outdoor
en son, bitbaks, bir tür hint dans müziği, gündelik, ısınma alıştırma, tatil, dışarısı
baking tray, saucepan, season, second, serve, shape, slice, sour, spicy
pişirme tepsisi, sos tavası, karabiberini tuzunu ayarlamak, ikinci, sunmak, şekil, dilimlemek, ekşi, baharatlı
incident, leave a message, loud, make a complaint, dial, extension
hadise, mesaj bırakmak, yüksek, şikayette bulunmak, dial, uzatma
etiquette, look for, nickname, notification, obey, online, offline, rule, request, purpose, vary, via
keep secret, western, unreliable, customer, eat out, buddy, busy
sır tutmak, kovboy filmi, güvenilemez, müşteri, dışarıda yemek yemek, dost, mesgul
ordinary, science-fiction, skilled, course, detective, regularly, practise, practice, techno
sıradan, bilim kurgu, yetenekli, kurs, detektif, düzenli olarak, alıştırma yapmak, alıştırma, tekno
flour, roast, tablespoon, tool, teaspoon, various, whisk, spread, sprinkle, ready, meatball, milky
un, kızartmak, çorba kaşığı, alet, çay kaşığı, çeşitli, çırpmak, yaymak, serpmek, hazır, çüfte, sütlü
donate, educative, engaged, essential, face, flight reservation, for the sake of, meet up, return, pick up the phone, ring, scared, send a mail
bağışlamak, eğitici, meşgul hat, yararlı gerekli, yüzleşmek, uçuş rezervasyonu, bir şey uğruna, buluşmak, dönmek, telefonu açmak, çalmak, korkmuş, mail göndermek
member, exactly, forever, functional, habit, identity, ignore, percentage, besides, assignment, moderately, mostly, screen, usage
üye, kesinlikle, sonsuz, fonksiyonel, alışkanlık, kimlik, yok saymak, yüzde, ayrıca, ödev, kısmen, çoğunlukla, ekran, kullanım
jealous, exhibition, stuffed, excuse, count on, event, expect, explain, encouragement, honest
kıskanç, sergi, doymuş, bahane, güvenmek, etkinlik, ummak, açıklamak, cesaretlendirmek, dürüst
ridiculous, skate, slow dance music, on foot, excellent, enourmous, energetic, rap, read the news online
saçma sapan, kaykay, yavaş dans müziği, yürüyerek, harika, devasa, enerjik, rap, online haber okuma
greasy, process, press, prepare, preheated, marinate, dessert, dice, dough, cover, cookie, moreover, mince, fatty
yağlı, işlem, baskı, hazırlamak, önceden ısıtılmış, marine etmek, tatlı, küp küp kesmek, hamur, üzerini kaplamak, kurabiye, dahası, kıyma, yağlı
issue, get angry, guess, hang up, hang on, confirm, connect, contact, con, pro, notice, old-fashioned, own
sorun, sinirlenmek, tahmin etmek, kapatmak, beklemek, onaylamak, bağlanmak, iletişim kişisi, kötü yönleri, iyi yönleri, farketmek ilan, eski kafa, sahip olmak
refundable, personal information, connection, dangerous, comment, button, fill in, regulate, type, software
geri verilebilir, kişisel bilgi, bağlantı, tehlikeli, yorum, buton, doldurmak, düzene sokmak, klavyeden yazmak, yazılım
miss a chance, give reason, cool, come over, chit-chat, celebrity, ticket, tell a lie, relaxed, reunion, attend, apologize, attach importance to sb
fırsat kaçırmak, neden vermek, havalı, eve müsafir olarak gelmek, muhabbet, ünlü, bilet, yalan söylemek, rahat, tekrar görüşme, katılmak, özür dilemek, birisine önem vermek
geleneksel, dayanılmaz, kazanmak (birşey), genel, yüksek derecede tavsiye, ayak uydurmak, birşeye düşkün olmak, birşeye düşkün olmak, şehir dışı, bağlantı kişisi, saygılı
fork, fry, mince, recipe, serve, finally, bitter, turn sth upside down, mash, garlic, herb, crack, rince, strainer, grate, grater
çatal, kızartmak, kıyma, tarif, sunmak, acımsı tat, birşeyi ters düz etmek, püre etmek, sarımsak, bitkiler, kırmak, durumalak, süzgeç, rendelemek, rende
in need, improve, homeless, harmful, primarily, probably, reach, put through, under warranty, single ticket, neighbourhood
ihtiyaç halinde olmak, geliştirmek, evsiz, zararlı, ana olarak, belkide, ulaşmak, bağlamak, garanti altında, tek yön bileti, mahalle
stand for, subscriber, user, purpose, probably, pretend, double-click, effectively, engaged in, alert level, broken, browser
temsil etmek, üye olan kişi, kullanıcı, amaç, belkide, mış gibi yapmak, çift tıklamak, etkili bir şekilde, bir şeyle mesgul olmak, uyarı seviyesi, bozuk, tarayıcı (chrome, firefox)